Ben ölmedim…
Beni öldürmediler de;
Yaşıyorum, yaşıyorum işte,
At kıçında sinek gibi,
Töööbe, töbe!
Kapandı yüzümüze dergi kapakları,
Bir varmış bir yokmuş olduk sağlığımızda.
Şiir… O yosmanın boyuna.
Gazete… Gelene gidene başyazı.
Ara ki bulasın sayfalarda
Şair Rıfat Ilgaz'ı.
Düştükse itibardan
Ölmedik ya, yaşıyoruz işte,
Yaşıyoruz dedik, yaşıyoruz be,
Heeeey, fincancı katırları!
RIFAT ILGAZ
Sizin anlayacağınız yedi yaşımda kocaman bir adam olmak zorunda kaldım. Sonra galiba, insanların çoğu herşeyi çabucak unutuverip, çocuklukları bütün bir ömür boyu sürerken, bazılarının çocukluklarıysa bir kişniş şekeri gibi mini minnacık kalakalmıştır. Böylesi, bir çocukluktan çok "Bir varmış, bir yokmuş" misali unutulmuş bir sayfa olarak kaybolup gidiyor.
Dünyayı anlayamadılar ve ne yaparlarsa yapsınlar anlayamayacaklar. Çünkü yaşamlarındaki her şey geçici, eğreti ve çaresiz bir şekilde yok olup gidiyor.
İnsanlar, tanrılar... her şey yok oluyor,
hatta ben bile...
Hani derler ya, yaşamak ve görmek gerek, bu zamana bağlı bir sorundur ve bazı şeyleri görmek nasip olmazsa eğer, bu sadece yeterince yaşamadığımızdan olacaktır.